Zeytin Sokak Sakini Ateş Bey’in Kendisi Yoktu Ama Eşi Vardı – Çınar Ekiz

Uykuya daldığı sırada, Bir yıldız kımıldandı gebe bir boşluğun karnında Ve tan yeri ağarıncaya dek, Onu gördü düşlerinde bir Baştankara. ATEŞ BEY EŞİNİ ANLATIYOR... (KAYIT) Ben yoktum Ama o vardı. Başkaları uyanır, O ise açardı (Ah, onun o güzelim taç yaprakları...) Nerede öksüz yetim bir çiçek yavrusu görse, Alıp yuvamıza taşırdı. (Böyle pek çok evlatlığımız vardı.) Melike idi eşimin adı Pek çok şey bilirdi (Örneğin ...

Rutin – Yaren Nur Özen

her akşam karanlığı yenilgiye gebe kısa saçlı çocukların hüznündeyim kapanıyor alnımdaki makas izi bense kapatamıyorum makas tutan ellerimi kaburga kemiğimin kırılma sesinde çiziyorum nefes alabilecek boşluklar bir yumurtaydı gözlerim çatlardı ruhum iskeletinden şikayetçi bir balık gece üzerime yürüyen karıncalardan sonra en çok ben çekiyorum saçlarımı yeni bir günahla affediyorum kendimi unutmanın vefasına sığınmışken kapı arasında kalan parmaklarım için yakama bir özür iliştiriyorum ve tekrar düşüyorum ...

Şiir’de Sansar Var – Ahmet Taşcı

Seyhan Erözçelik, 1980 sonrası şiirimizin en yetkin kalemlerinden birisidir. 80 kuşağı olarak adlandırılan şiir kuşağında yer alan ve sadece şiir alanında eser veren “acemi okurların yabancısı” bir şairdir. Yazmış olduğu şiirlerle, şiirin aynı zamanda yapılabilir de olduğunu göstermiştir. Sadece onun şiirinde değil genel itibariyle bu dönemde şiirden inşaya doğru bir geçiş söz konusudur. 1980 sonrasından sonra şiirimiz, 12 Eylül darbesinin açık ve örtük etkilerini taşımaktadır, ...

“Rengini Bilmeyen Çiçek” – Çınar Ekiz

Bir yerde, yazgısına doğacak Bir tohum uyumaktadır toprağın rahminde Ve bir tohumun gördüğü düşleri, Bir şair bilebilir sadece. Uyanıp da etrafına bakınıyor bir tohumcağız; Ot mu olacak çiçek mi, bilmiyor henüz kendi de (Dünyayı boyayacağım derken yitirip de usunu, Dallarından birini kesmiş bir ağaç azıcık ötede.) Dünyanın rengi: kan (Kesik bir dal ne anlatır bizlere?) Birbirine dar ağacı gibi: biz (Baş aşağı bir kuzu uyumaktadır ...

Buda Heykeli – Vagif Sultanlı

Türkiye Türkçesine aktaran: Aynur Kahraman On yıllık ayrılıktan sonra yurda dönerken en çok istediği şey iş yerine, üniversiteye giderek bir zamanlar aynı bölümde çalıştığı öğretmen arkadaşlarıyla buluşmak, dertleşmek, hatıraların ışığında geçmiş günleri anmaktı. Ülkeyi terk ederken herkesten çok öğrencilerinin kaderine üzülmüştü; ona ihtiyaç duyduklarının farkındaydı ama birtakım nedenlerden gitmek zorundaydı. Artık durup bekleyerek hayatını daha fazla tehlikeye atamazdı. Buna rağmen bugün bile bazen yol ayrımında ...

Merhaba ben Jenny, sesimi duyan var mı? – Cemre Özcan

(Forrest Gump filminin Jenny karakteri üzerinden çocuk cinsel istismarı açısından incelenmesi) Yönetmenliğini Robert Zemeckis’in yaptığı Forrest Gump, 1994 yılında yayınlanan epik, romantik, komedi-dram dalında bir Amerikan filmidir. 1986 yılında Winston Groom tarafından aynı isimle yazılan romandan esinlenerek yapılmıştır. Başrollerinde Tom Hanks, Robin Wright, Gary Sinise, Sally Field ve Mykelti Williamson yer almaktadır. Film, en iyi erkek oyuncu, en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi ...

Unutmabeni – Çınar Ekiz

Ölümün yaşamı bulduğu gibi, Bulur her defasında seven iki insan birbirlerini. Nasıl? Bir yer vardırolmayan; Orada, kendi memesini emiyordur bir kedi anasızlıktan (İnsan olmayanın çaresizliği) Damağında bir tat: süt değil, kan Sonra… Bir kuş doğuracağını ısıtıyordur yuvasında Gövdesi bir sapanın ucunda (Öleceği doğurmanın bir anlamı olmalı) Öksüz bir buzağı göğe ağar çarmıhta Hakkı olan sütü bardağınızda (Belki de hiç doğmadı) Bir insan yavrusu damsız bir ...

Teknoloji Devleri Neden Kendi Çocuklarını Teknolojiden Uzak Tutuyor? – Cemre Özcan

Şimdi size uzun zamandır ülkemizde ve dünyada esamesi okunmayan, hissetmeye hasret kaldığımız kavramlarla ilgili bir konu anlatacağım. Bu yazıyı size son teknoloji bilgisayarımla yazıp internet ağını kullanarak ulaştırıyorum. Aslında daha önce matbu hali için uzunca bir süre direndik, ısrarla adreslerinize kadar iletmek istedik. İstedik ki altını çize çize ya da yanlarına not ala ala okuyun, belki de yalnızca göçüp giden bir ağacın kokusunun size ulaşabilmesi ...

Nereye – Örsan Gürkan

ben sevilen bir şair değilim kardeşim okumadan beni bağlayıp kuyulara atabilirsin ben ünlü bir şair değilim anneciğim için acımadan beni çöp atmaya gönderebilirsin ben aklıma takılan soruları boynuma dolarım o ucuz avizeye asmak için düşüncenin intiharı söylendi bu sevgisizliği bu şiirsizliği sana sadece dalından koparılmış çiçeği, ülkemi verebilirim kızım burnu sümüklü çocuklarla oynayabilirsen yalınayak hiç buralı olamamış o tadı devleti onun kendisi başkaları her zaman ...

Derinkuyu Türkiye’dir – Örsan Gürkan

“Nazım Hikmet Vatan Hainliğine Devam Ediyor Hâlâ” Yaşar Ercan’ın önerisiyle Sin Edebiyat dergisinin sitesinde yaşadığım yer üzerine kaleme almaya başladığım yazısı dizisinin özellikle son yazısı ile ilgili birçok kişi sitemkâr şekilde eleştirilerini yöneltti. Aslında bunlara eleştiri de denemez. Bu yazıda meramımı açıklamaya gayret edeceğim. Derinkuyu’nun ne kadar da Türkiye’ye benzediğini daha iyi anlamak için çaba göstereceğim. Şair fırıncıdan her gün ekmek alırmış da fırıncı bir ...

Enkaz Ruhlar – Cemre Özcan

Ruhlarımız da biraz enkaza dönmüş evlerimiz gibidir. Benim coğrafyamda insanlar genelde boş arsalarına mimarlarla ve mühendislerle projeler çizip otomatik kapılı garajları, bahçesinde havuzu, terasında şöminesi olan evler yapmazlar. Kimse bahçesindeki çimleri sulayabilmek için fıskiye projesiyle uğraşmaz zaten bahçelerine çim de ekmezler. İç mimarlarla toplantılar yapıp pozitif enerji verecek dekorları, ışığın geliş açısına göre evde bulundurulacak bitkileri, nişlere konulacak bibloları, duvarlara asılacak tabloları ya da kütüphanenin ...

Derinkuyu Olmak 1 – Örsan Gürkan

Derinkuyulu olmanın yükünü çekebiliyorum ama iyi ki Derinkuyu değilim. Yaşam şartlarının bunca çetinliğine rağmen Derinkuyu medeniyetler için önemli olmuştur. En yakın su kaynağı 30 km ötede, yetmezmiş gibi Türkiye’nin en az yağış alan bölgelerinden biri. İki tepe arasında şaşılacak derecede dümdüz uzanan bir ova. Rakım bakımından epey yüksek. Kışları -20 dereceye dayanan soğuklar yılda en az birkaç gün “en soğuk” ilçeler sıralamasına giren bir yer. ...

Dünyanın Geri Kalanı – Cem Çabuk

Kadın, bekleme salonunun karşısında, soğuk rayların önünde tek başına sigara içerken pat diye yığıldı. Koşup üşüştüler: Eski kocası, biricik kızı, oğlu, kürsüsünden velayeti erkeğe veren kayıtsız hâkim, evinden kovan babası, “Kızım, doğru mu?” diye soran annesi, asla yüz vermediği iftiracı müdür, kovulsun diye aleyhinde konuşup duran iş arkadaşları, akrabaları, komşuları… Kolonya koklatıp yüzünü tokatladılar. Bacaklarını kaldırdılar havaya. Yakasını çekiştirdiler, düğmelerini çözdüler. Gözleri aralandı. Müdürün odasındaydı. ...

Sürüler İçre – Hüseyin Doğu

bağrıma bastım, serçeciklerden o ötüşleri de; ah eli açık kız, oy dilenci kız, sensin o, trenlerde gözü kapalı, ilerleyen de; 'Hasta babasına istedi; Hasta kendisine istedi; Hasta çocuğuna istedi.' deye tuttuğum ağız vardığım hava sensin. pis, terli sinek mevsiminde şehrin trenlerinde türkünü söyledim. derdi tasayı unuttum.

“Hayın Su Hayın Toprak” – Örsan Gürkan

Derinkuyu’nun yaşamı zordur, insanı ondan da zordur. Toprağından suyundan mı böyledir? Bir anlatı üzerinden açıklamaya çalışalım. Günlerden bir gün Derinkuyu’ya yakın bir kasabaya balık yemeye gitmiştim. “Buralar böyledir kırıcı yalnızlıklar içinde çalkalanır dururuz. Bozkır halden anlamaz, seni dinlemez, kafasına ne eserse onu yapar. İnsan da biraz olsun nefes almak için savrulur. Bozkır insanlarını da kendine benzetmiştir, eğlenecek olsa eğlenmeyi bilmez. Her şeyi doruklarında yaşar bozkır. ...

Derinkuyulu Olmak – Örsan Gürkan

Burada yaşamanın direnme duygusuyla bir ilgisi olduğunu düşünürüm. Sanki herkes başka bir yerde yaşıyormuş, bütün olanaklar bambaşka şehirlerde başkalarının elindeymiş de bizi buraya birileri zorla toplamış gibi hissederim sokaklarında yürüdükçe, insanıyla konuştukça. Burada yaşamak amansız bir yalnızlıkla eş değer. Bütün herkes tanıdık ama sen bu tanışmışlıkla kalakalmışsın. Onlardan birisin ama uzaktan seyrediyorsun. Aslında herkes sensin ama hiç kimse seninle değil. Her yer gibi işte, uzatmalı ...

Şiirler – Mutallip Saydulla

Mutallip Saydulla (1972- Doğu Türkistan) Modern Uygur şiirinin diasporadaki önemli isimlerinden biri sayılan Şair Mutallip Saydulla, 8 Ekim 1972 yılında, Doğu Türkistan’ın Hoten İli Kiriye İlçesinin Laysu Köyünde aydın bir ailenin ilk çocuğu olarak doğdu. 1993 yılında Ürümçi’de bulunan Şincang Petrol Enstitüsü’nden mezun oldu. Mezun olduktan sonra, Karamay şehrinde Petrol Genel Müdürlüğü’nde teknisyen ve mühendis yardımcısı olarak çalıştı. Şairin sanat hayatı üniversite yıllarında başlamıştır. Uygur ...

“Senin Farklı Yüzlerinle” – Ali Babaçahi

Ali Babaçahi 1942 doğumlu, İranlı bir şair, yazar, araştırmacı ve edebiyat eleştirmenidir. Babaçahi, İran'ın en önde gelen postmodern yazar ve şairlerinden biridir. Farsçadan çeviren: Turgut Say   Senin farklı yüzlerine doğru yürüyorum Avucunda yüzen yüzlerin, Senden ayrı dönüyorum eve Senin farklı yüzlerinle! Peki seninle ne yapsam? Çeşitli sokakları gözümün önünde canlandırmaktan başka Evin köşe bucağında / yağan çeşitli yağmurları Çakan farklı şimşekleri. (korkma ve çeşitli ...

Bir Saniye! Güzel Şeyler de Var – Cemre Özcan

Miami Notlari-2 Miami notlarıma, Polyanna karakterime inat kötümser bir başlangıç yapmış olabilirim. Fakat bu sayıda iç açıcı haberlerim var. Ve birkaç sayı daha sanat içerikli yazılar hazırlamayı planlıyorum, çünkü hâlihazırda malzemem çok. Sahip olunması gereken tek şey var: “Ya doğuştan ince bir ruhtur bu ya da bilim ve sanatlar tarafından inceltilmiş bir ruh.” der Nietzsche. Doğuştan var olan ince ruhumu bilim ve sanatla destekleyip büyütmeyi ...

Türk Mitolojisinde Bazı Bileşenler – Yaşar Ercan

Mit, mitos ya da mitolojik anlatı; aynı vücudun benzer uzuvları olan bu tabirler kısaca geleneksel olarak yayılan ve toplumun hayâl gücüyle biçim değiştiren alegorik bir anlatım -halk hikâyesi- olarak açıklanabilir. Yaratan ile yaratılan arasında geçen özellikle güce dayalı bir zeminde oluşturulan bu tür anlatılar halkların tarihlerinden notlar aktarır. Toplumların yaşam tarzları, inançları, coğrafyaları, geçim kaynakları gibi yaşamın içerisinde yer alan birçok fonksiyonel faaliyetleri dizginler, biçimlendirir. ...

Mutsuz Köpekler Şehri – Cemre Özcan

Miami Notları -1 Siz hiç yürüyen yaralar gördünüz mü? Her köşe başında uyuyakalmış yaralar, her sokak ardında ağlayan yaralar, masalarda tek başına şarap içen yaralar, marihuanayı merhem yapan yaralar? En çok da gece karanlığında sızlayan yaralar, sızısını müzikle, dansla, yabancı bedenlerle bastırmaya çalışan yaralar gördünüz mü? Ben gördüm. Ben Cemre, bir süre önce Miami’ye taşındım. Ülkemdeki birçok insanın “çılgınlık” olarak adlandırdığı şeyi yaptım ve taşındım. ...

Teşekkürler – William Stanley Merwin

Dinleyin teşekkür ediyoruz gece çökerken köprülerde durup sarkıyoruz korkuluklardan dışarı atıyoruz kendimizi cam odalardan yiyecek dolu ağızlarımızla gökyüzüne bakıp teşekkür ediyoruz teşekkür ediyoruz suyun yanı başında dışarı bakıyoruz durup pencerelerin yanında kendi istikametimizde dönerek bir dizi hastaneden kurtularak bir soygundan cenazelerin ardından teşekkür ediyoruz alınca birilerinin ölüm haberini teşekkür ediyoruz bilip bilmeden teşekkür ediyoruz telefonlarda kapı ağızlarında, arabaların arkasında, asansörlerde savaşları ve kapıya gelen polisleri ...

16. Şiir Kulesi: Çiçek Biçimli Otağ – Fatih Akça

Fatih Akça-1984, AFYONKARAHİSAR. 1990 senesinden beri Denizli’de ikamet ediyor. Dumlupınar Üniversitesi işletme alanında yüksek lisansını tamamladı. Özel bir şirkette çalışmakta olan Akça, evli ve bir kız çocuğu babasıdır. Şiirleri, Akatalpa, Akköy, Mühür, Şiirden, Sincan İstasyonu, Varlık vb. dergilerde yayımlandı. Yayımlanmış Kitapları: Güller ve Atlar (2014), Taşlar ve Avlular (2015), Kış ve Sapa (2017). Taşlar ve Avlular adlı şiir kitabıyla, 2015 Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü’nü ...

15. Şiir Kulesi: Pazartesiden Cumaya – Tunca Çaylant

Tunca Çaylant-1983, BANDIRMA. Boğaziçi Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri bölümünden (2005) mezun oldu. Yüxexes-Karakalem, Karakalem, Penguen, Diri Ozanlar Derneği, Çevrimdışı İstanbul, Babylon, Yeni E, 160. km, İngiltere’de yayımlanan Lungs Project gibi dergi ve sitelerde ve Kara Şiir Antolojisi’nde şiirleri; 80’lerde Çocuk Olmak, Tuhaf Alışkanlıklar Kitabı ve Mutsuz Aşk Vardır kitaplarında yazıları yayımlandı. İlk şiir kitabı Araftar, Nisan 2015’te Yasakmeyve Yayınları’ndan çıktı. Şiirleri İngilizce, Kürtçe ve Macarcaya ...

14. Şiir Kulesi: Kırkent – Vedat Barga

Vedat Barga, ŞANLIURFA. Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi’nde mimarlık ve tasarım eğitimi aldı. Uzun zamandır şiirle ilgileniyor. Deneme ve öykü de yazıyor. Şiirleri; Serçe Edebiyat, Sin Edebiyat Dergisi, Kayıp Kayıt Dergisi, Çıvgın Sanat ve Edebiyat Dergisi, Eliz Edebiyat Dergisi, Varlık Dergisi, Lacivert Edebiyat Dergisi, Buzdokuz Dergisi, Hece, Mevzular Derin Fanzin, Banliyö Edebiyat, Söylenti Edebiyat Dergisi, Parşömen Sanal Fanzin, Yükleniyor Fanzin, Yirmibirmart, KE Dergisi, Plüton Dergi, Buluntu Kutusu ...

12. Şiir Kulesi: Buluttan Yaptığım Peygamber Öldü – Oğulcan Kütük

Oğulcan Kütük–1995, KIRKLARELİ. Kırklareli Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Fakültesi mezunu. Şiirlerini Kitap-lık, Varlık, Natama gibi dergi ve çeşitli fanzinlerde yayımlamaya başladı. İlk kitabı "Ecza Kışı" 2017 yılında Yasakmeyve tarafından yayımlandı ve 2018 Attilâ İlhan Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. İkinci kitabı "Oğlan Çıkmazı" 2020 Ekim'de İthaki Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Usta Çevirmen İlknur Özdemir İle Yazınsal Çeviriden Notlar – Yaşar Ercan

Türk edebiyatının çok yönlü ve üretken isimlerinden, Almanca ve İngilizceden dilimize kazandırdığı yazınsal yapıtlarla edebiyatımızda önemli bir yer edi- nen yazar, editör ve çevirmen İlknur Özdemir’e çeviri metinler ve çevirmenlik mesleğine dair yanıtını merak ettiğimiz soruları yönelttik. Keyifle okumanızı umuyoruz. Yayın yönetmenliği, editörlük, yazarlık ve çevirmenlik yaptınız, yapıyorsunuz. Bu alanlardan hangisine daha yakınsınız? Yazınsal bağlamda kendinizi nasıl tanımlarsınız? Edebiyatı bir bütün olarak düşünüyorum, bir tarafından ...

10. Şiir Kulesi: Gör İntiharı – Kadir Tepe

Kadir Tepe-2001, İSTANBUL. Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde eğitim hayatına devam ediyor. Şiirleri ve yazıları çeşitli edebiyat dergilerinde yayımlandı. Arkadaşlarıyla birlikte Ruhsatsız Dergisini çıkarıyor. Şiirleri Farsçaya tercüme edildi. Kitabı: "Yularsız Atın Radyosu" (2021).

9. Şiir Kulesi: Bu Çok Uzun Haziran Dostum – Ayşe Şafak Kanca

Ayşe Şafak Kanca-1963, İSTANBUL. Wirtsschaftsuniversitaet Wien’de İşletme ve Turizm dallarında okudu. 1980-1990 Viyana’da yaşadı. Şiir yazmaya Viyana’da öğrencilik yıllarında başladı. Viyana Çalışma ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nın projelerinde Niederösterreich bölgesinde hukuk danışmanlığı yaptı. Özellikle işçi ve kadın haklarına yönelik çalıştı. Viyana Hürriyet Gazetesi’nde amatör muhabirlik yaptı. Avusturya Türkiye Dostluk Derneği’nde yönetiminde faaliyette bulundu. Avusturya ve Türkiye’de çeşitli dernek, festival, yazı, şiir okuma ve etkinliklerine katıldı. Türkiye’ye ...

8. Şiir Kulesi: Boşluk Da Ölür – Alihan Çetiner

Alihan Çetiner-1993, İSTANBUL. 2015 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünden mezun oldu. Yıldız Teknik Üniversitesi ve Milli Savunma Üniversitesi'nde tarih alanında yüksek lisans eğitimi alıp yarıda bıraktı. Yazı ve şiirleri Tarih Kritik, Edebiyat Burada, Hece, Hayâl, Sin Edebiyat, Eliz, Şarkî, Kurşun Kalem, Poesis, Babylon, Kitapçı, Lirik, Barbarları Beklerken vb. dergi ve fanzinlerde yayınlandı. Şiirlerini "Bahara Asayiş Baskını" (2021, Klaros Yayınları) adıyla kitaplaştırdı.

7. Şiir Kulesi: Kamuflaj – Ayfer Karakaş

Ayfer Karakaş-ADANA. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği bölümünden mezun olmuştur. Çeşitli dergi ve fanzinlerde şiirleriyle yer alan şair bir dönem Son Gemi dergisinin şiir editörlüğü görevini yürütmüştür. Kitapları: "Ölü Geyikler İçin Eleji", "Tanrı Lekesi", "Öldü Kim? Hiç".

6. Şiir Kulesi: Denize Özlem – Hatice Kurun

Hatice Kurun-1989, İZMİR. Yaşar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi mütercim tercümanlık bölümünden mezun oldu. Öğrencilik döneminde yazın çevirisi ile ilgilenmeye başladı. İlk şiiri ve şiir çevirisi Sin Edebiyat‘ta yayımlandı. İzmir’de İngilizce öğretmeni ve serbest çevirmen olarak meslek hayatına devam etmektedir.

4. Şiir Kulesi: Ayrılık Atı – Serkan Türk

Serkan Türk-1977, TRABZON. İşletme eğitimi gördü. 1993 yılından beri çeşitli radyo ve TV’lerde program yapımcısı, sunucu ve yönetici olarak çalıştı. Sadece Şiir dergisinin editörlüğünü yapıyor. Şiir ve öyküleri Almanca, Azerice, Bulgarca, Felemenkçe ve İngilizceye çevrilip yayımlandı. Berlin merkezli Freitext adlı dergi ile iki yıl boyunca ortak çalışmalar yaptı. Öykü kitapları: Uzak Yaz, Rüzgârlı Camlar, Tanrı’nın Yalnız Kırları, Bak Önümüzde Yeni Bir Mevsim ve Uyurgezer Bir ...

3. Şiir Kulesi: “Zeytin Sokak Sakini Ateş Bey, Yaşadı Ölümünden Sonra” – Çınar Ekiz

Mehmet (Çınar) Ekiz-1987, ANTALYA. Şiirleri ve haikuları şimdiye dek Peyniraltı Edebiyatı, Lacivert Öykü ve Şiir Dergisi, Akatalpa, Bosphorus Review of Books, Khoros ve Sin Edebiyat gibi çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlandı. Bunların dışında “Kediler Blues Gibi” adlı bir romanı ve Cosmo Publishing aracılığı ile Amazon’da yayınlanan “269 Haikus” adlı İngilizce yazılmış bir haiku kitabı bulunmakta.

2. Şiir Kulesi: Karanlık Bira – Veysel K. Tur

Veysel K. Tur-1988, SİVAS. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. 2009’da arkadaşlarıyla birlikte Esrar’ı yayına hazırlamaya başladı. Şiirleri ve yazıları Sin Edebiyat, Masal Fanzin ve Esrar başta olmak üzere Dergah, Hece, Mühür, Karabatak, Melamet, Aşkar, Habis, Bir Nokta gibi dergilerde yayımlandı.

1. Şiir Kulesi: Şehrin Penceresinden – Hüseyin Doğu

Hüseyin Doğu-1996, ANKARA. Antalya ve Kırşehir’de geçen ilkokul döneminde Antik Yunanca, Latince ve İngilizce üzerine dil öğrenimi aldı. Kırşehir’deki lise yıllarında Fransızca ve Almanca dersleri aldı. İki mühendislik fakültesini yarıda bırakmış olup, halen İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Sanat Tarihi öğrencisidir. İngiltere’de çeşitli yayınlara Fransızcadan İngilizceye çevirileri bulunmakla beraber Alman yayınlarına redaksiyon yapmaktadır. Ayrıca Türk yayınlarına yapmış olduğu çeviriler de mevcuttur. Şiir kitabı: “Karşı Oyulan”, Upas ...

‘Sözçalan Karanlık’ Öykülerini Arayüzlerin Işığında Okumak-Mine Hoşcan Bilge

Sözçalan kelimesini ilk duyduğumda, geçmiş zamanlardan birindeydim. Anneannemin anlattığı siz deyin öykünün, ben diyeyim masalın içinde geçerdi sözçalan. Hikâye anlatıcısı olduğundan, her bir kelimeye, adeta bir ömürlük öykü anlatır, sonunda da “Her kelime; bir insanda bin ömür, bin insanda tek bir ömür yaşar. Sen, o ömrün içinden bir öyküye yetecek söz çalmaya bak.” derdi. Yasemin Yazıcı da “Sözçalan Karanlık” kitabında, yaşama dair hikâyeler anlatarak, okurunu, ...

Bir Ölüm İlanı Olarak Sanat Ve Gösteri – Doğuş Furat

  GİRİŞ Çağdaş Sanat Bir Komplo Mu adlı çalışmamızda sanatın ortaya çıkışından günümüze kadarki serüvenini ele alıp sanatın bugünü ile dünü arasındaki kopuşun nedenlerini irdelemeye çalışacağız. Bugün biyanellerde, sergi ve tiyatro salonlarında yahut çağdaş sanat ödüllerinde karşımıza konan sanatın aslında bir komplodan ibaret olduğunu; neoliberal büyünün gözlerimizi nasıl kör ettiğini, cenazesi orta yerde duran bir şeyi gömmekten neden imtina ettiğimizi açıklamaya çalışacağız. Tabutta yatan bir ...

Modern Kimlik: “Yalnızlık” – Azize Bati

  İnsanı hunharca kalabalıklar içinde sadece yürüyen el ve ayaklar hâline getiren ne idi? Altın varlık tepsinin etrafındaki ışık mı? Para, şan, şöhret, statü, açgözlülük; doyumsuzluk, sevgisizlik, yozlaşma hangi birinde unuttu insan gerçek kimliğini? Olağanca kalabalıklar içinde her yerde umutsuz, tatmin olmayan birey çarpıyor gözümüze. “Nasılsın?” sözcüğü anlamını yitirdi. Artık sadece kelime olarak var çünkü modern çağın insanı anlamını unuttu. Hiç tanımadığınız bir insanın masasına ...

Kimlik Krizinin Karşı Kıyısı: Histerik Gerçekçilik ve Küresel Edebiyat-Fulya KILINÇARSLAN

  Rumen akademisyen ve yazar Stefan Bolea, “Internal Conflict in Nineteenth – Century Literature” isimli kitabında edebiyatın çeşitli kuram ve akımların bir yansıması olmadığını belirtir. Bolea’ya göre edebiyat, tek başına geleceği öngörme kabiliyetine sahiptir ve zaman içerisinde hem toplumsal algıyı hem de o algıdan doğacak olan kuram ve akımları şekillendirir. Oysa alışık olduğumuz bakış açısı tam aksi yönü işaret eder – eleştiri ya da analizde ...

“Hepimiz Ölecek Yaştayız” – Yaşar ERCAN

  Her ölüm için erken ölüm derler. Bülent ağabey buna katılmazdı. Ölümü, en az yaşam kadar düşünürdü. Faniliği, şairliğinden önce gelirdi. Bu erken ayrılığı sevenlerinin kalplerine kor gibi düştü. Haberi aldığımda inanmadım, inanamadım. Hemen telefona sarılıp onu aradım, ulaşılamadı. Birkaç kez daha denedim ama o telefonu hep “efendim kardeşim” diye açan ses yankılanmadı. Sonra sosyal medyada katran gibi dağıldı acı haber. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemeden ...

Yurt – Warsan SHIRE

Hiç kimse terk etmez yurdunu yurdu köpek balığının ağzı olmadığı sürece Kimse sınıra kaçmaz tüm şehir onlarla birlikte kaçmıyorsa. Komşuların senden hızlı kaçtığında kan ter içinde, tıkanmış bir nefes ile beraber okula gittiğin o genç çocuk eski fabrikanın arkasında öptüğün kendinden dahi büyük bir silah taşıyorsa işte o an terk edersin yurdunu önce izin vermez yurdun kalmana Hiç kimse kaçmaz yurdundan, peşinde bir kovalayan olmadıkça ...

Hükmü Kalmayacak Ölümün-Dylan THOMAS

Hükmü kalmayacak ölümün. Çırılçıplak ölüler bir olacak Ayın, rüzgârın peşindeki adamla. Tertemiz kemikleri çürüyüp gittiğinde Yıldızlar dolacak dirseklerine, ayaklarına. Çıldırmış olsalar da, akılları başlarında Batsalar da dibine denizin, çıkacaklar yeniden Ölse de aşıklar, ölmeyecek aşk. Hükmü kalmayacak ölümün. Hükmü kalmayacak ölümün Kıvrımlı dalgaların altında yatanlar, Rüzgâr misali teslim olmayacak ölüme, Gerilse de sinirleri, Bağlansalar da işkence çarkına, direnecekler. İnanç ikiye ayrılacak ellerinde Ve tek boynuzlu ...

Tahsin Yücel ve Yazar İmgesi-Nedret ÖZTOKAT KILIÇERİ

Fotoğraf: Tahsin Yücel Aile Arşivi Tahsin Yücel aramızdan ayrılalı beş yıl oluyor. Çeşitli fırsatlarla ne zaman hocamın yapıtına dönsem, yeni düşünce ufukları açılır önümde, edebiyata ve yazarlığa, yazar imgelemine ve yaratım edimine ilişkin sanki daha önceden hiçbir şey okumamışım gibi gelir, uçsuz bucaksız bir okyanusta kulaç atmak nasıl bir duygu olabilirse öyle bir yabancılık çekerim. Oysa öğrenciliğimle birlikte otuz beş yıl var geride, meğer ne ...

Kendi Dilini Kendisi Yaratan Edebî Bir Tür: Yeraltı Edebiyatı – Gönül OCAK

-Şu merdiven başında pazarlık yapan kadın bir fahişe mi? -Hayır. -Peki ya o sokağın başında bacaklarını gösteren? -Hayır. -Peki ya şu kadın? Baksana nasıl şehvetle bakıyor. -Hayır o da değil. -Burada hiç fahişe yok mu? Baksana şu kadınlara nasıl da giyinmişler? -Fahişe nedir bay Burton? -Tenini parayla satan aşağılıklardır bay Vencanze. -Hayır bay Burton, fahişelik bu değildir. Fahişelik, insanların hayatını bilmeden onları aşağılamak ve yargılamaktır. ...

Pandora’nin Kutusu Üzerine: Ütopya Ve Umut – Pınar K. ÜRETMEN

Mitolojiyi çocuklukta dinlediğimiz masallarla eş tutabilir, mitolojik kahramanları masal alemine, hikâyeleriyse düşsel bir zemine ait sayabiliriz. Öyledir de bir bakıma, ama bundan çok daha ötesidir aynı zamanda. Hayal gücünün gerçekliğe, sezginin akla, sözün yazıya yaslandığı o temas noktasındadır mitoloji. Düşsel ve masalsı olanın gerçeklik sınırındaki imtihanıdır. Tanrılar ve Tanrıçalar, göksel saraylarından ellerini uzatıp da insanlığa dokunarak büyük bir bilgelik armağan ederler aslında. Mitler, gerçeğin üstündeki ...

Altay Öktem’den Beşinci Boyutun Fotoğrafı: “Thomas Düşerken” – Demet AKSU

Edebiyatın farklı türlerini ustalıkla okurlarıyla buluşturan ve bu buluşturuculukta isminden sıkça söz ettiren Altay Öktem, farklı dil ve kurguyla işlenmiş Thomas Düşerken romanı ile çıktı karşımıza. Sevgili Öktem ile biraz Thomas’tan, biraz edebiyattan, biraz da hayattan konuştuk. Bizim için keyifli bir sohbet oldu, dilerim sizler de aynı keyfi alırsınız. Gerçekle kurgunun iç içe geçtiği ...

Çoban Çıkını – Mehmet RAYMAN

adına yazılan mektupları yalnız ben okusam sana gurbetinden yoksun kalanlar yaslanmışlar kerpiç duvara ayın üstünden bakarsan kocaman bir boşluk oluşur içinde bir çoban çıkınıdır dünya kekik kokar parmakların ucu bir dokunuşun hedefindeyiz tetiğine dayanmış bakıyor uzaklara her taraftan atılan bombaların yıkımı asya kızın yüzü bulanmış kızıl kanlara bal arısı göremedim çiçeklerin üzerinde boş kalan dallara bağladım sözcükleri kuşları göklerde göreyim derken manyak bir kurşun saplandı ...

Kuyu – Murat BEYAZ

Bakracın boş, sarkacın yeftin. Kabarmamış duvarların Harcın yememiş sepkin. Sen ki! Yer aç sarnıcında. Yağmamış bulutlara. Bulsun ki yarelerin şifa. Sahranın taneleri ermeden sırra.   Kuyu, Murat BEYAZ #sin13, 2018.

Bak Şu İnsanlara – Uğur OLGAR

Bak şu karıncaya ayağa kalkarak alkışladı beni kış uykusuna yatmadan önce Ağustos böceği de şarkılarını söylemişti bana bütün yaz Bir de gemi olacak şuna bak denize boşalttığı atıkları üç günde yüzdüğüm yere ulaşıyor da yüz sene yok olmuyor ne yazık ki Greenpeace saçını başını yoluyor Omzuma kelebek konmuş, başıma kuş hamster paçamdan girip boynumdan çıkıyor ben de onların gözlerine kanıp şiir yazıyorum boynumda gül izleri ...

Japon Dağları – Umut Can KAYGUSUZ

Japon dağlarındaki bir köylü gibi Bulsam hayatın anlamını Sorgulamadan ama bilinçle Kabullensem gerçeği Sevgiyi, yok oluşu ve affedişi Sabah sonrası dağılan sis gibi Gece ve gündüz gibi apaçık olsa Uyku ve uyanıklık Rüya ve gerçek; aşk ve yalnızlık gibi Ah, sonsuz tepelerinin birinde o dağların Tadına varsam var oluşun Durgun sularında bakarken aksime İç geçiriş yok artık Ne de uykusuz gece var Ben, zaman ve ...

Sevgili – Carol Ann DUFFY

Kırmızı bir gül ya da yumuşak bir kalp değil. Soğan vereceğim ben sana. Kahverengi bir kağıtla sarılmış bir aydır o. Işığı vadeder soyunması gibi aşkın usulca. Burada. Körleştirecek gözlerini göz yaşlarıyla bir âşık gibi. Acıdan titreyen bir fotoğrafa Döndürecek seni. İçten olmaya çalışıyorum. Sevimli bir kart ya da öpücüklü bir mesaj değil. Soğan vereceğim ben sana. Dudaklarında kalacak ateşli öpücüğü, sana ait ve sadık kendimiz ...

Meczup Bir Şamanın Olmayan Hikâyesi – Deniz CAN

yerin altında üstünü kazıyor bir şaman el alıp üsttekinden yerin altına deniz dolduruyor kuyuda hiç uyumamış bir kadın gibi deniz sabah ezanına çarşaf gibi uzanan 'ingilizler öyle diyor'muş balık oluyor şaman sıradan bir balık şamanın mahareti balık olmakta değil belli, hiç uyumamış bir kadın gibi deniz gün doğarken kucağında bir gebe şamanın seviştiği bütün kadınlar gebe sabah ezanına ve dalgalara karışan şamanın mahareti insan olmakta ...

Şair Fatih Akça’yla Günümüz Şiiri ile ‘Otağ ve Yazgı’ Üzerine – Yaşar ERCAN

“ah gül koyarlar gecenin yarasına uzun paltolu yazılar ayaklanıyor içimde cinayettir gülün kırılışı bu sular ecel, bu sular kara, bu sular ziyan bahara” dizeleriyle Çağdaş Türk Edebiyatı’na ilk şiir kitabı olan Güller ve Atlar’ı (2014) sunan Fatih Akça daha sonra Taşlar ve Avlular (2015), Kış ve Sapa (2017) ve son olarak da Ötüken Neşriyat aracılığıyla Otağ ve Yazgı’yı okurlarının beğenisine sundu. Özgün bir şiir dili ...

Arta Kalan – Carlos Drummond de ANDRADE

Her şeyden az kaldı. Korkumdan. Nefretinden. Kekeme haykırışlardan. Gülden az kaldı. Az kaldı şapkada yakalanan ışıktan. Sevginin zalim gözlerinden az kaldı (çok az). Az kaldı beyaz ayakkabının kapladığı bu tozdan Az elbise kaldı, eski püskü çarşaftan az, az, çok az. Ama her şeyden az kalır. Bombalanan köprüden, iki çim yaprağından, desteden – boş – sigaradan, az kaldı. Çünkü her şeyden az kalır. Kızının çenesindeki çenenden ...

Jurnalci Manzume – Nazan TÜMER

kızgın kızıl tuğlayı, sokunca karnına kan, irine bulandı, şaşırtmacalı dantela. umutsuz ki bu sayrı; şu buluttan nem kaptı, çürüyen bacağında küf tuttu o tumanı. eşkıya mancınığı, kulağını sıyırdı. şişeyle öpüşürken ağzı, dili kanadı. azı dişinin kovuğuna çöreklenmiş, tıslıyor. sıpıt sofra bezini, leş avcısı geliyor. lime lime etleri, bu yaldızlı fanusta. pıhtısı sızıyor şu parlak mavi çukura. o pespembe, ilikli kaval kemiği, tırnak sökümü üzeri dipçik ...

Beklenmeyen – Deus Ex MACHINA

kırık karpuz çekirdeği, yırtık bahar yaprağı içimde fokur fokur denizle geri döndüm sinemadan en son çıkan bir bulut ve bir uyku içtimaya ilk gelen otuz yaşında yüzüm koştum hızla eski ateşleri, kardeşleri dirilttim kaçtım ince kışı çatan orospu sokaklardan orospu ilahlardan kurtardım öz secdemi kalbe saplı duran bıçağı içeriden sivrilttim içeriden çıkmış bir halle dışarıdan geldiğimde bütün yurdu tutmuştu bir cesedin kokusu gözü aç, başında ...

Bilinç – Bahadır BATTAL

Keyifli değil mi insan olmak? Güzel bir müziğin çalışı… Bir yavru köpeğin telaşlı koşuşu… Küçücük bir kız çocuğunun, Utangaç ve masum bakışı… Ya da bir yaprak hışırtısı, rüzgarı yalayıp kulağa gelen. Tel örgülere konmuş bir kuş belki de, çığlık atarcasına şarkı söyleyen. Çalışla, koşuşla, bakışla, hışırtı ve uçuşla uyanan hisler… Güzellik karşısında bile, hüznün ifadesi titreyen burun… Ve en garibi de ne biliyor musun? Notanın, ...

Sorgunun Deneyimi – Yiğit Kerim ARSLAN

daralıyor günün koğuşu. ağaçlar suskun kapılar geçilmez, sabah kilitli. dinmiyor, soğumuyor ovalarda bile nevrotik nefes vişneler var! nedensiz. ve sanrılar, yılgıyla uyanışlar… şehvetin uykularından. (Usulca bozulsun diye arzulu valsi doğanın) başlıyor düşlerin sorgusu, hakikâtin çağın kirine bulanmış elleriyle. bundan bitti maviyle süzüldüğüm nisan yalnızca, gölgemin sokaklara küsmüş tonu ve zamanın dar geçitlerinin ruhumu ipekler gibi yırtması var olabiliyor, bu keskin deneyimde bir uçuş öğretiyor bana ...

Madenci – Vedat BARGA

geldiniz zamanın çok ötesinden toprağın altından dikey bir uzaktan. ellerinizde yoğrulmuş toprağın kiri. avcunuzda kayayı yaran kazmanın izi. ellerinizde elleriniz. önleriniz ilikli. birdenbire. on binlerce. hiç durmadan. geldiniz. gözlerinizde dövülmüş çeliğin gizi. parmaklarınız nasırlıydı. ekmek kırıntısıyla doluydu cepleriniz. sormadan kimseye yolunuzu buldunuz kendiniz. sırtınızda kamburlarınız. yarım domates çürük zeytin ve küflü peynirdi tüm öğünleriniz. siyah-beyaz gazetelerdi sofranız ah! kefenleriniz. ardından. yerden çıkan karıncalarca. belirdi toprağın ...

Dağ Lalesi – Berrak ERTÖRER

Dağ lalesi güneşi arayan teninle sen bilirsin pembe kırmızı ve mor mevsimleri bilirsin bükülen boynunla mayıs rüzgarlarının getirdiği gizi cânım düğün çiçeği lacivert yanının huzur bulduğu nemli topraktan kana kana seni anlamam zor değil bilirsin Yabanıl çiçeğim birlikte saçıyoruz tohumlarımızı karaya karanlığa Gelincik cancan çiçeği karahindiba bu yaz ve bir yaz daha bahar soluğu üflemeden bizi son hazirana Anemone, kal ve anlat nasıldır dolaşmak sarp ...

Seksen Yaşında-Edwin MORGAN

Yelkenleri açalım, compañeros Açalım yelkenleri, hangi deniz olursa olsun kim der ki biz kendi kendimize kılavuzluk edemeyiz şu kaynayan sığ kayalıklara doğru, katran karası hepimizin düşmanı şüphesiz! Duyduğumuz ve varmaya can attığımız mavi suların şu son geçidi için (varmasak da olur, varmasak da!) denizciler hep dört açar gözlerini her yanı sızdıran yamalı ama tatlı bir odun kokusuyla tütsülü seksen yıllık, çürümeye yüz tutmuş ve yine ...

Kalbi Avucunda, Taşranın Sıcak Kucağında Bir Göz: Ercan Kesal – Demet AKSU

Ercan Kesal: "Kıssadan hisse, metaforlarla konuşma, bir mevzuyu başka bir mevzuyla dillendirme, hepsi de bize ait köklü geleneklerdir. Bu yüzden kısa hikâyelerin daha ustaca yazıldığını düşünüyorum. Daha verimli ve daha canlı bir süreçtir hikâyecilik." Hekimlikle başlayan bir serüven, yazarlık, senaristlik, oyunculuk olarak devam ediyor. Kim bilir daha hangi güzel işlerde göreceğiz Ercan Kesal’ı. “Okuyup yazdıklarım dünyayla kurduğum ilişkinin devamı ve tamamlayanıdır.” diyor bize usulca. Kulak ...

Bir Garip İroni, Irkçılıkla Suçlanan Kitap: Bülbülü Öldürmek – Cemre ÖZCAN

Ne zaman “Yasak kardeşim!” denilse, “Aha içerdeyim aha dışarıdayım…” replikleri ve Cem Karaca’nın kutsal değerler içine kaydedilecek kadar kıymetli sesiyle “Bu son olsun bu son…” sesleri çınlar kulaklarımda. Sonra içten içe can acıtan bir gülümseme belirir dudaklarımda. Bir de Sinan Çetin’in "Mutlu Ol Bu Bir Emirdir!" kısa filmindeki Beethoven’ın 9. senfonisiyle söylenen Hopa Şinanay şarkısını hatırlarım. Sinan Çetin "Mutlu Ol Bu Bir Emirdir!" kısa filmi ...

Beni Sal – Hicran ASLAN

düşman gelmeden keser pişirir hayvanlarını birkaç gün durmadan et yer ev halkı en sevdiği keçinin budunu çiğner korkunun genç ete sinişini yutar çocuk tetikteki insanların beklediği her şey kıyar sonra çocuklarına ve en son kendine o adam hep bana bakacak onlar gelmeden beni sal onlar gelmeden beni sal!   Beni Sal, Hicran ASLAN #sin13, 2018.

İyelerin Ölümü – Yasin UYSAL

Yolumu kemiren ufuklar var Gittiğimi görmeden bitiriyorlar diyebileceğim her şeyi Suyla başlamış bir zamanın çocuklarıydık Benim kopuşum sürünmekle aldanmakla ve kaçmakla başladı İyesi vurulmuş ormanları bilirdim ama ben zihnimde Bana düşmüş bu tükenişin esiri olmadan önce de Kol kanat kapatan insanları uzaklaştırmış kelimelerin tümü benimdi Kendimi uzaklaştırışım ise ne ettiği belirsizlerimdendi Evet çıkmıştım bir kere üç kere yoldan bunu hep kabul ederim Ancak başka bir ...

Yer Altından Şiirler – Ayfer KARAKAŞ

1. ne sen bir değişkensin ne de bu bir deney aynı yolda birbirine doğru yürüyen körler var hiç tanışılmadı... yabancılık. buna "yok" denir. inanabilirdim olsaydı ve, inandırabilirdim olsaydı olsaydı susulmazdı. sessizlik. sert suya çarpma halleri var. gürültüsüz, tekil. her cümlede yüzleştirdiğin şey o, evet diyorum, ötesi değil. ortada bağıran birileri yok, kuluçkada bir aşk da yok. inanabilirdim olsaydı ve, inandırabilirdim olsaydı olsaydı susulmazdı. olsaydı, şüphen ...

Ayfer Karakaş İle Şiir Üzerine – Yaşar ERCAN

Dergimizin kurulduğu günden itibaren bizimle her sayıda yol alan sevgili Ayfer Karakaş’ın ilk şiir kitabı Ölü Geyikler İçin Eleji, Klaros Yayınları ile okurlarına merhaba dedi. Biz de Türk şiirinin bu yeni eseri üzerine şairi ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. İlk kitabınızın uğur getirmesini dileyerek söze başlamak istiyorum. Yayınlanan her eser yazarına/şairine heyecan verir. Bizimle bu mutluluğu ve heyecanı paylaşmak için neler söylersiniz? [caption id="attachment_285" align="alignleft" ...

Eski Hikâye – Çiyil KURTULUŞ

Bu yürek, bizim yüreğimiz, bir tahtası eksiklerin yüreğidir. Sait Faik Abasıyanık “İki Kişiye Bir Hikâye” Bir pencerenin ardında ertesi sabahı bekle dur. Tut ki bir gün söktüler penceremi ya da geceyi bırakıp sabahı çekiverdiler mevsimden. Daha neyi bekleyeceksin. Sabahın altısında, uyan artık, dedim yatağın altına kaçmış terliklerime, yol budur. Yak bütün ışıkları. Koy demliği ocağa, koy kendini banyoya. Tıraştı duştu, havam aydınlandı birden. Hayırdır oğul. ...

Çiyil Kurtuluş’la Öykü Üzerine – Demet AKSU

Çiyil Kurtuluş: “Yalnızlık aynı zamanda bir yönüyle de yoksunluktur.”   “Kasırga ve Yabanmersinleri” adıyla yayımlanan ilk kitabıyla okuyucusu tarafından ilgiyle karşılanan Çiyil Kurtuluş, yalın bir dille etkileyici bir biçimde işlediği öyküleriyle belleğimizde yer ediniyor. Sevgili Çiyil ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. 1-İlk kitabınız “Kasırga ve Yabanmersinleri”. Kasırga ve Yabanmersinleri bize ne anlatıyor? - Kasırga ve Yabanmersinleri bize en çok ...

Çağın Ötesinde, Çağa Işık Tutan Bir Şair: Ataol Behramoğlu – Emre BİRHAN

Ataol Behramoğlu… Şair, yazar, çevirmen, eğitimci… İstanbul beyefendisi tanımına uyan ender insanlardan… Üstelik; sanki onlarca şiiri, denemeyi, çeviriyi başkası yazmışçasına mütevazi... Haluk Levent’ten dinlediğimiz şarkıda geçen “Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim” dizesinin ve en az onun kadar etkili binlercesinin sahibi… Kendi kitaplarının yanı sıra Türk şiir tarihine ışık tutan bir de şiir antolojisi de bulunan aydın yazar… Onun yaşadıklarından ve yazdıklarından öğreneceğimiz ...

Bir Oyundur Canım – Deniz YILMAZ

Bir oyundur canım Bir aygıtla yaktım Kal diyorum sana Bir kadıncık yaptım Bir acıdan aldım Bir zamanlar vardım Bir gülüşün kalmış Od verdiler yandım Aradan ben yasayım Sürahi ben alıştım Adı da yalnızlık Mekanik bir bunalım Ütülü bir kuşağım Yalnızım çok yalnızım Gencecik bir ölüdür Emirim ve otağım [...] Bir Oyundur Canım, Deniz Yılmaz #sin7, 2017.

Bager Akbay’la Robot Şair Deniz Yılmaz Üzerine – Muharrem YENİ

Kendinizi teknolojiyle tanımlasaydınız nasıl bir imge çizerdiniz? Dil olurdu herhalde imgem. Dilin teknoloji olduğunu o kadar derinden yadsıyoruz ki, bu durum ile yüzleşince muhteşem oyun alanları çıkıyor. Özellikle sözlü olan kısmını tercih ederdim sanırım. Deniz Yılmaz'ın nesi oluyorsunuz? O sizin neyiniz oluyor? Deniz Yılmaz'ı hayal eden, onun hakkında konuşan kişiyim ben. O benim ve onunla iletişime geçen herkesin düşü. Robot dediğimizin vazifesi nedir? Etimolojik olarak ...

Kanayan Sosyoloji – Nurdan BAYRAKDAR

Göç etmek için geç kalmış kuşları gösteriyor gözlerimin yelkovanı. Kaynayan buhur, sayrı muhit, uysal diyaloglar. Arza illüzyon sunuyor benlik tabelaları Tropikal yağmurlar kadar işimize yaramıyor Serzenişleri yinelemek Ortadoğu'da. Işıyan çelenklerden itimatlı poliçelerden uzak Saatlerin uzlaşamadığı günlerden muaf Bir taze küre İçinde ne zelzele Ne pus Yalnız, uygarlık peleriniyle Cennetin eşiğinde çocuklar. Kara düşen tohumların umutlu muhtevasına gömdüm yüzümü Kanatsız kuşların ağıdıyla yandı kulaklarım Soğuk odalarda ...

Matrix: Bir Devrimin Habercisi – Emre BİRHAN

Matrix, başrollerinde Keanu Reeves, Laurence Fishburne, Carrie-Anne Moss ve Hugo Weaving’in yer aldığı 1999 yapımı bir bilimkurgu filmi. Matrix bir üçleme film serisi ve serinin diğer filmleri de “Matrix Reloaded” ve “Matrix Revolutions” olarak adlandırılmış. Filmin yazar ve yönetmen koltuğunda ise Laurence ve Andrew Wachowski kardeşler yer alıyor. Sonradan isimlerini Lana ve Lilly olarak değiştiren Laurence ve Andrew Wachowski kardeşler, Matrix serisi haricinde; Bulut Atlası ...

Hz. Adem, Truman Burbank ve Simülakrlar ve Simülasyon – Murat KAÇER

"Good morning! Oh, in case I don't see ya, good afternoon, good evening and good-night." Geriye kalan veya kalacak anları peşin vererek tek bir ana sığdıran bu cümleyi Truman Burbank gibi telaffuz edebilecek misiniz, bilemiyorum. Ben edemiyorum, onu itiraf edeyim. Zaten bu dergiyi takip ediyorsanız, bu satırların yazarının gereksiz itiraflarından haberiniz var demektir. Yine edebiyat mabetlerinde pek mum yakmadığımı da biliyor olmalısınız. Neyse, bu yazı ...

Taş Devri – Oodgeroo NOONUCCAL

Beyaz adam, sadece zaman var aramızda. Bir zamanlar sen de yaşadın mağaralarda, Taştan balta kullandın, derilerle örtündün, Sen de korktun karanlıktan, kaçtın bilinmeyenden. Geri git, hatırla kendi Alcheringa*’nı Yıldırım bir büyüydü hâlâ ve sen saklanırdın Korkunç, gürleyen gök gürültüsünden. Kimimiz yetişkin ve kimimiz çocuğuz hâlâ- Beyaz üstün ırk, sadece zaman var aramızda. Zamanın bize yardım etmesini bekliyoruz, Tıpkı zamanın size yardım ettiği gibi, Biz Taş ...

Açlık / Rüyâ – Jeremy Halvard PRYNNE

Ateş hâlâ kayıtsızca salınıyor şöminede, soluk mevsim ve su sızdıran kayık usulca akıntıya kapılmış. Zümrütler gibi uzak bir sermaye gelirinin uzak bir rakamı: ateşin vaziyeti titrek bir dinleniş, yalnızca yetmeyen bir sessizlik. Bu yüzden rüyâ mutlak hırsızlığının ufkunda hâlâ kıvrılıyor, su damlasının sisli ferahlığı üzerinde ve birden berraklaşınca her şey, nihayet görülüyor ki bu bizim gezegenimiz değil: vardığımız yer yanlış yermiş. Bizim olan her şeyi ...

Emrah Öztürk İle Yazmak Üzerine – Mavi Tuğba ATEŞ

Emrah Öztürk 10 Mart 1986’da Lefkoşa’da doğdu. Yakın Doğu Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV Sinema Bölümü’nden 2008’de mezun oldu. Sunderland Üniversitesi’ndeki “Film ve Kültürel Çalışmalar” adlı yüksek lisans programını 2010’da, ‘Medya ve İletişim Çalışmaları’ adlı doktora programını da 2020’de tamamladı. Kimi sinema ve televizyon programlarında çalıştı. “Fil’m Hafızası” adlı platformda sinema üzerine yazılar yazdı. İlk öyküleri Varlık, Kitap-lık, Dünyanın Öyküsü ve Sarnıç’ta yayımlandı. Yakın Doğu ...

Ahmaklığın* Zaferi – Alexander POPE

Nafile, nafile, --- tüm bu düzme saatlerGeçip gidiyor karşı konulmaz bir biçimde: Müzler2 itaat ediyor güce.İşte geliyor! İşte geliyor! Bak kadim Gece3 ve ihtiyar Kaos4’un kara tahtına! Ondan önce, Heves’in altın bulutları dağılıyor,Ve birbirinden güzel gökkuşakları kayboluyor.Akıl nafile ateşliyor anlık alevlerini,Meteor yağmurlarını, ve aniden veriyor canını.Birer birer ürkütücü Medea’nın gerginliğinde,Korkunç yıldızlar kaybolurken o ruhani açıklıkta;Argus’un zulüm görmüş gözleri Hermes’in asasıyla,Ebedi uykuya dalarken birer birer;Ahmaklığın hissedilen ...

Entropik İnsan Ya Da Varoluşa Dair – Veysel Karani Tur

1. Maske “...yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz.” İnsanın bir sıfır noktası olmadı. Henüz yok. Ufukta da görünmüyor. Hiçbir zaman tamamen anlamdan âri olamadık. Üstelik bu anlamların tamamını kendimiz inşa etmişken. Maske binlerce yıllık karanlık mitler tarihimizden günümüze ulaştı ve olabilecek en az anlamı taşıyarak bizi bir virüsten korumak için suratımıza tutuldu. Maskenin altındaki yüzü asla göremeyeceğiz. Görsek de tanıyamayacağız, çünkü bize ait bir yüz ...